Taşla Alınan Üzüm
Köylerimizin cıvıl cıvıl olduğu zaman vardı ya hani. Harmanlarında buzağıların çakılı olduğu,İsmaçgilin Meryem Ebenin kilim dokuduğu, Karaaşlıda öbek öbek kuzuların güdüldüğü, dana ve sığır sürülerinin ayrı otlatıldığı zamanlar.
İşte böyle bir bahar günü sabahında Çenederin Kaş'ta ; Onbaşıgilin Ali , İrbeçgilin Efe ,Hocayilin Çakır Orta ağıla hayvanlara bakmaya gitmeye karar verince benim içimde kıpır kıpır etti. Oradan ayrılıp koşa koşa eve geldim.Babama durumu anlattım. Babam benim hevesli olduğumu anlağı için olur oğlum, dedi. Ancak , O sırada tecin içinde çamaşır yıkayan annem, üç davarın arkasına mı gidecen diye itiraz ettiyse de benim sızlanmalarıma dayanamadı.iki yumurta haşlayıp,iki dürüm yaptı, bir beze sardı belime doladı.Ben silahını kuşanmış asker misali elime değneğimi aldım. Annem çamaşır yıkamayı bırakıp elimden tuttu.Ben annemin yüzüne baktım.o ise hiç aldırmadı.Bu işten hoşlanmadığı belliydi.Beni çekiştire çekiştire Çakır dayıgile götürdü.Beni ona teslim etti.
Yola çıkmış,Çayırdan Germece doğru giderken içim içime sığmıyordu.Kah grubun önünde , kah arkasında koşturuyordum.Elimde ki değnek kılıcım , eşşek dikenleri de o zamanlar köyümüzün ortak düşmanı olan başka bir köyün hayali insanlarıydı.Ben her dikenin başını uçuruşumda bir düşman ölmüş oluyordu.
Koramazın soğuk sularında serinleyerek yolumuza devam ettik.Akcakayayı geçtiğimizde ileriden gelmekte olan bir karartıyı fark etti büyüklerim.Aralarında konuşmaya başladılar.Gelen Balıbağanlı olabilirmiş. Benim içime bir korku sardı, biraz önce diken kafası uçuran kahraman gitmiş,yerine büyüklerinin yanına sokulan sünepe ,korkak birisi gelmişti.
Gelen, sıcaktan kulaklarını düşürmüş eşeğini çekiştirerek köye giden İzet Memet Dede olduğunu anlayınca artık kahraman olmaya tekrar karar verdiğimi çok iyi hatırlıyorum.İzet Dede üzüm satardı.Şimdiler de bile üzüm deyince onun o sapsarı,iri, yağlı üzümleri gelir hep aklıma .
Üzüm alalım dedi büyüklerim.Benim param yoktu ki üzüm alayım.Bu dede üzümü taşla veriyor deyince benimle alay ettiklerini düşündüm.Onlara gülümsedim.Fakat o da ne! Memet Dede gerçekten taşla üzüm veriyordu. o iki kefeli terazini çıkardı taşı bir kefesine , üzümü diğer kefesine koyup tartıyordu. Böyle ise üzüm almak kolaydı. Bende irice bir taşı kaptığım gibi Memet Dedenin yanına vardım.Taşı uzattım.Memet Dede bir şey diyecek gibi yüzüme baktı .Yutkundu. Taşı teraziye koydu.Bana bolca üzüm verdi. Ben herkesin uzanıp alacağı bir taş için üzüm veren Memet Dedeyi bir hafta sonra bizim eve geldiğinde ancak anlayabildim. O taş ağırlığınca alınan yün ve annemin dayağı aklımı başıma getirmişti.Allah'ım bu anıda adı geçen ve geçmeyen, üzerimde az veya çok hakkı olan tüm köylü ve akrabalarıma iki dünyada da iyilik ve güzellikler nasip eyle.
Bu yazı 395 kez okunmuştur.